Habertürk’te Serap Belet, Kübra Par ve Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu Habertürk’te açıklamalar yaptı.
HÜDAPAR’ın Milletvekili yeminini etmemek için yemin merasimini ertelettiğini söyleyen İmamoğlu, “AKP listesinden seçilen HÜDAPAR milletvekili daha yeni açıklama yaptı, milletvekili yemininin değişmesini istiyor. Olağanda bu hafta Meclis’te yemin olabilirdi, bu riskle yüzleşmemek için yemini seçimden sonraya attılar. Milletvekili yemininde devletin bağımsızlığına ve milletin bölünmezliğine mi karşısın? Milletin egemenliğine mi alerjin var? Demokratik laik devletten mi haz almıyorsun? Ya da Büyük Türk Milleti demek mi seni rahatsız ediyor? Bunun hesabını vereceksiniz!” dedi.
İLGİLİ HABER
Ve HÜDAPAR başladı: Yemin metni değişmeli
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Devletin bütün imkanları, bizim vergilerimizin kasasına girdiği devletin bütün imkanları ki bugün TRT’nin kasasına giren bölümün haklarının korunmadığı ortam. Sistemin yarattıığı arızalar var. Bugün artık bakan milletvekili adayı olmuş, olmamış, bakanlığı düşüyor mu düşmüyor mu, saldım çayıra Mevlam kayıra bir düzenle. Bu seçimin sistem tercihi seçimi olduğunu her yerde söyledik. Bu türlü bir atmosfer. Millet İttifakı’nın ortaya koyduğu 4 yıla yakın performans düzlemi var. Başta 11 büyükşehir belediyesi olmak üzere. Başta sayın Cumhurbaşkanı adayımız sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere bana Mansur Bey’e, Meral Hanım’a başkalarına ağza alınmayacak biçimde terörist yakıştırmasıyla ve kanallardan aktörlerinden şuurlu üsluplarla karalama lekeleme düzlemine geçti sorun. Birinci çeşitte bu kadar tesirli olacağını düşünmemiştim. Bunu birinci sefer yapmıyorlar. İstanbul belediye seçimlerinde yaptılar. Hakkımızda Sisi benzetmesinden tutun etnik kökene kadar. Karadeniz’in 1900’lü yıllarına dönerek bir ilişkilendirme. Birinci çeşitte bu tesirli oldu. Açıkçası tekrar herşeye karşın ortada bir sonuç var. Örneğin ‘ama montaj ancak şu ancak bu’ diye, Allah’ın sopası yok işte, seni konuşturuyor. Bir montaj olduğunu itiraf ettiği sıkıntıyı biz seçimden evvel ‘zaten bu uydurma’ deyip geçtik. Palavra olduğunu kendi söyledi sayın Cumhurbaşkanı. Ben size desem ki, ‘bizim elimizde o denli montaj da değil kendi kelamları, ancak terör örgütü fakat İmralı ile ilgili, şunu yayınlayın da üzerinizde konuşalım’ desem. Yayınlayamazsınız, peşpeşe montaj diye. Bu bildiğiniz trol montaj. Bunu Cumhurbaşkanı meydanlarda gezdiriyorsa bu ayıp bir şey. Bu kadar ciddiye alınacağını düşünmedik. O bakımdan önemsemedik.
“CHP’NİN OYLARI ARTTI AK PARTİ’NİN OYLARI DÜŞTÜ”
Bakın aslında kıyamet kopacak bir durum yok. Ortada bir zafer yok, kazanan yok. CHP’nin oyu arttı, AK Parti’nin oyu düştü. Neye nazaran düştü, oyun artmasına karşın düştü. Şunu söylemeye getiriyorum, bu seçimin siyasi parti olarak kaybedeni olarak AK Parti. Bu bizi memnun eden bir tablo manasında söylemiyorum, yalnızca tespit yapıyorum. Bütün bunlara karşın. Birinci saha müşahedemiz şu oldu. Bir odak çalışma yaptırdım. Baktım ki, inanılmaz tesirli olmuş; terör örgütü aşağıya, terör örgütü üste, inanılmaz tesirli olmuş. Utanıyoruz. Palavranın karşısına biz gerçeği koyduğumuzda iş kâfi diye düşünüyoruz. Az evvel söylediğim o eşit olmayan propaganda alanı. Bana nazaran yüzde 90’a yüzde 10. Türkiye’nin izlediği ekranlar üzerinden üzerinden yorum yapmıyorum. Kararsız seçmen ya da AK Parti’ye oy vermiş seçmen. Oradaki insanlara biz erişemedik. Bu palavrası, iftirayı tahminen o kadar anlatamadık. 2. çeşide girdik. Karşılık vermeye başladık. Çok özür diliyorum, birbirimizi tanıyoruz, durup dururken koltuk uğraşı üzerinden terörist dersem siz ne yaparsınız? Dozajı artırdık. O an itibariyle iftira değil ancak gerçekleri önlerine koymaya başladık. Bir HÜDA PAR sıkıntısı var mı, var. Biz olmayan ortağımızla suçlanıyor. Ortaklarımız belirli bizim. CHP olarak 5 ortağımız var. Millet İttifakı olarak. Efendim bir öteki partinin taraftarları sizi destekleme kararı verdi. Bir karar vermişse, aday çıkartmıyorsa niçin aday çıkartmıyorsun deme hakkımız yok.
“HÜDA PAR ‘BU YEMİN METNİ DEĞİŞMELİ’ DİYE KONUŞTU”
Ama senin somut ortağın var; HÜDA PAR. HÜDA PAR bu ülkenin resmi siyasi partisidir, gerçek. Ancak somut şaibeleri var. Bir milletvekili Serkan Ramanlı açıklama yapıyor. Diyor ki, “Meclis yemin metninin gerçek metin olduğunu düşünmüyoruz, yemin metni değişmeli”. Yeminin ertelenmesini bu açıklamaların ortaya çıkmaması için bu işi seçimden sonraya attıklarını düşünüyorum. Devletin bağımsızlığı ve parçalanamaz bütünlüğüne mi karşısın? Demokratik laik devletten mi haz almıyorsun? İnsan hakları mı seni rahatsız ediyor ya da büyük Türk milleti demek mi? Meclis’te yemin krizi uzun müddettir yaşanmıyor. Bu itiraz ne? Bunun hesabını vereceksiniz. Bu resmi ortağı. Bakın kendi listesinden AK Parti’nin, Cumhur İttifakı’nın seçilen milletvekiliyle ilgili yorum. Ayhan Ogan kim? Cumhurbaşkanı Danışmanı Sivil Dayanışma Platformu Lideri. Tweet atıyor; “Sayın Kılıçdaroğlu vatanseverdir, PKK ile ne alakası var canım” diyor; yani ironi yapıyor. Akabinde vilayetleri sıralıyor. Ardahan, Ağrı, Iğdır, Diyarbakır, Muş, Hakkari, Bitlis, Siirt, Mardin, Batman üzere vilayetleri sıralıyor. Burada aldığı oyları sıralıyor. Kırklareli yüzde 65 verdi Kemal Bey’e, ora da mı PKK’lı? Bunların hiçbiri montaj değil. Birisi Cumhurbaşkanının danışmanı birisi de aday yaptığı Batman Milletvekili’nin kanısı.
“ÇOK AĞIR TABİRLER KULLANDIĞI İÇİN HAKKINDA DAVACIYIM”
Bayrampaşa’daki vatandaşa kızmıyorum ki? Ben pazarlara tek başına gidiyorum. Yanımda bir iki görevlim var. Yalnızca siyasi olarak ilçe liderini alıyorum yanıma. Pazara gindiğim andan itibaren vatandaşla diyaloğum şöyle; bana oy verin asla. Gününüz bereketli olsun, güzel işler, Allah gününüzü bereketli sağlasın, sofranıza rahmet olsun, bu kadar. Birisi kesiyor önümü hayranlıkla sarılıyor. Ben bugün Güngören’deydim. Bir hanımefendi ‘Ben AK Parti’ye oy veriyorum, şu tersliğe çok üzülüyorum, benim evlatlarım sana oy verdi’ dedi. ‘Senden Allah razı olsun, ben onu istiyorum, sen AK Parti’ye ver, öbürü şuna versin’ dedim. Oya hürmet duyarız. Seneye daha güzelini yaparız, onu konuşuruz. Girdik, pazarcı bize ‘PKK’lı dışarı, içeri girme’ dedi. Sabırla dinledim 5-6 dakika. ‘Sensin terör üyesi, ben Anadolu çocuğuyum’ dedim. Gariban bir insanın düştüğü duruma bak. Yaşı başı gitmiş. O aldatılmış bir insan. Kim aldattı onu? Başta sayın Cumhurbaşkanı. Beynini kilitledi, kalbine mühür vurdu. Ekrem İmamoğlu’nu terör üyesi görüyor. Ekrem İmamoğlu onun torununa hizmet edecek. Kızı varsa ona ‘anne kart’ verecek, İstanbul’u gezmesini sağlayacak. Daha uygun seyahat etmesi için metrolar yapacak. Çok ağır tabirlerde bulunduğu için hakkında davacıyım. Dövünerek uyardım, yapmayın diye. Türkiye Cumhuriyeti devletine bu lisan kadar öbür bir şey ziyan vermedi.
“KÖTÜYE GİDEN TÜRKİYE’NİN EKONOMİK, SİYASİ İTİBARI”
Bu milletin kalbine berbatlığı o denli bir nakşediyor ki, Allah koruma, ben yeniden bu toprakların ferasetine inanıyorum. ‘Ben şu ildenim, babayiğidim, milliyetçiyim’ falan. Bu memleketin 81 ili bizim. PKK’nın tanımını yapan danışman, o küçük beyniyle, o küçük davranışıyla, yahu o vilayetlerde benim vatandaşım yaşıyor. O insanların akrabaları burada yaşıyoruz. Oradaki kızlarımız oğullarımız buradaki kızlarımız, oğullarımızla evleniyor. Bu beyin nereye gitti? Ne yazık ki, biz bunlarla gayret ediyoruz. Türkiye’nin temel sorunu iktisat. Dünya çapında berbata giden Türkiye’nin ekonomik, siyasi, idari prestiji. Bizim bunları konuşmamız lazım.
“BİZİM İŞİMİZ GÜCÜMÜZ KANDİL’E YANIT VERMEK Mİ?”
PKK seçime çeyrek kala birinci sefer mi açıklama yapıyor. Bu AK Parti seçime giderken Kandil konuşur, FETÖ konuşur. Bu iş ne hikmetse AK Parti’ye, FETÖ’ye fayda. Bize külliyen ziyanı olan şey. Sanki niçin yapılıyor? Benim aklıma bin tane oyun geliyor. Sanki bu açıklamalar sipariş mi? Benim Cumhurbaşkanı adayım sayın Kılıçdaroğlu terör örgütünü her gün niçin muhatap alsın. ‘Bununla irtibatı olanın Allah belasını versin’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanı adayımız daha ne desin? Meral Hanım yanıt verdi, Mansur Beyefendi verdi, ben verdim. Bizim işimiz gücümüz Kandil’e yanıt vermek mi? Sayın Cumhurbaşkanı onlarla ne kadar fazla irtibat kurduğu, bağlantı siparişi verdiğini kendileri anlatıyorlar. Benim seçimime bir gün kala kırmızı bültenle aranan bir insanın TRT’ye çıkması, bir metin okuyup sözümona Kürt vatandaşlarımız ona uyacak, bana oy vermeyecek. Ben karnımdan konuşmam, kendimle ilgili kuşkum yok ki. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı diyecek ki, ‘benim ondan hiç haberim yok’. Ben iktidarın üç maymunu oynamasından bıktım. İmralı’dan gelen mektup sıkıntısı, avukatı problemi. Bugünkü iktidarın bir oy için yapamayacağı bir şey. Allah aşkına bu koltuk hırsı ne?
“BİZ UYGUN, HOŞ LİSANLA İNANÇLI BİÇİMDE ANLATACAĞIZ”
Uydurma montaj için devletin imkanlarını kullanarak meydanlarda yayınladılar. Biz yayınlasak kapıya savcı dikilir. Bu ülkenin savcılarına sesleniyorum. Daha ne olsun? Bunu yasaklamayacaksın da neyi yasaklayacaksın? Ben 100. halk buluşmamı yaptım. Desinler ki Ekrem İmamoğlu birine hakaret etti. Bir konuşmasında çocuğun diyemeyeceği bir kelam söyledi. Yapmam, yapamam. Bana bir gün terörist diyen insanın çocukları dinliyor. Onlara bile düzgün konuşmak zorundayım. Biz onlar üzere olmadan iftiracı, yalancı, şantajcı, montajcı olmadan doğruları yeterli, hoş lisanla, inançlı halde anlatmaya devam edeceğiz.