1835 yılında İstanbul’a gelen İngiliz muharrir Julia Pardoe, Yasal Sultan Süleyman’ın mezarına dair müşahedelerini yazdı. Sultan Süleyman’ın haziresinin yakınındaki hiçbir şeyin vefat ve mezar fikrini çağrıştırmadığını söyleyen Julia Pardoe, haziredeki müşahedelerini de kaleme aldı. Pardoe, yazısında Hürrem Sultan’ın mezarından da bahsetti.
İşte o kısım:
“Eşikten içeri adımınızı atıp varlıklı halılarla süslü salonda anıt mezar yaptıran Süleyman’a, haleflerinden Sultan Ahmed’e ve Süleyman’ın iki kızına ilişkin sandukanın önüne geldiğinizde de mevt niyeti aklınıza bile gelmiyor. Bu salonda, Sultan’ın sandukası ağır ve itinayla katlanmış, tuğ işlemeli beyaz tülbentlerle örtülü. Prenseslerinki ise vakitle rengi solmuş, yeşil kaşmir şallarla bezenmiş. Girişe yanlışsız bir masanın üzerinde, binlerce hacının daima ziyaret ettiği Mekke’deki caminin ve peygamberin mezarının maketleri yer alıyor. Her iki maket de son derece ihtimamlı yapılmış ve asıllarına inanılmaz derecede benziyor.
Süleyman’ın yattığı birkaç adım ötede Sultan’ın gözdesi, meşhur ve aslan yürekli Haseki Sultan’ın annelik içgüdüsüyle, yok edilmek istenen bir bayanın çektiği acılarla faziletlerin en kutsalını bir suça dönüştüren Hürrem’in mezarı bulunuyor. Hürrem Sultan da mermerden bir kubbenin altında yatıyor ve sandukası kıymet biçilmez şallarla örtülü.”
Julia Pardoe’nin kaleme aldığı Boğaziçi’nin Hoşlukları isimli eser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları tarafından birinci sefer Türkçe’ye çevrildi. Eser, 19. yüzyılda İstanbul’un tarihi yerlerini gezen bir İngiliz muharririn müşahedelerini içeriyor.